Anasayfa / BİLGİ DEPOSU / Konosuke Matsushita Kimdir?
Konosuke Matsushita Kimdir?

Konosuke Matsushita Kimdir?

Gururla söylemeliyim ki; benim bir zamanlar patronum olmuş kişidir.
Bu mükemmel insanı Panasonic’e girdikten sonra tanıma fırsatım oldu ve onun hakkında bu yazıyı yazmam gereksinimi doğdu.Tabii ki kimse bana Panasonic’in kurucusunun Konosuke Matsushita olduğunu söylemedi.Uçakta çalışırken; Avionic sisteme bağlı komponentler üstünde “Matsushita Avionics” yazdığını görmüştüm.”Nedir yaa bu Matsushita Avionics?Panasonic bu parçaları başka firmaya mı ürettiriyor?” diyerekten internette araştırmalara başlamıştım ki; Panasonic’in esas isminin Matsushita olduğunu ve firma adının, kurucusu Konosuke Matsushita’nın soyadından geldiğini öğrenmiştim.İlerleyen günlerde ise; Uzakdoğu’lu bir uçak mühendisi ile çalışmaya başlamıştım ve kendisi 25 yıldır Matsushita Avionics’te çalışıyordu.Sürekli Panasonic ve Konosuke Matsushita’nın mükemmelliklerini anlatırdı.
Bu kadar önemli bir şahsiyetin bir Steve Jobs kadar tanınması gerekirken, maalesef daha Wikipedia’da bile Türkçe sayfası yok ! Hayatı zorluk ve yokluklar içinde geçen Konosuke’nin müthiş bir azim ve başarı hikayesi var.Hayatı, azmi ve kişiliği beni bu kadar etkileyen bu insanın kim olduğuna bakalım şimdi :
Günümüz ismiyle Panasonic’in kurucusu.27 Kasım 1894, Vakayama Japonya’da sıradan bir köyde doğdu.Doğduğunda ailesi köyün en zenginlerindendi ama daha sonra babası tüm mal varlığını kaybetti.Konosuke o esnada 4 yaşındaydı.Ailesi; tüm mal varlıklarını satıp, son derece varoş bir yerde yaşamaya başladılar.8 kardeşin en küçüğü olan Konosuke; çok küçük yaşta hastalıklarla uğraştı.8 kardeşten sağ kalabilen sadece oydu.Aynı şekilde çok küçük yaşta anne ve babasını da kaybetti.10 kişilik ailede sağ kalabilmeyi başaran tek kişiydi Konosuke.Hastalıklar, hayal kırıklıkları ve yaşanan tüm trajedilere rağmen; inancını yitirmedi ve ayakta kalabilmeyi başardı.
9 yaşına geldiğinde; bir imalathanede çırak olarak çalışmaya başladı.Günde 16 saat atölyeye dönüşmüş bir evde, patronu, patronun karısı ve 3 çırakla çalışıyordu.Ancak bu uzun sürmedi ve oradan ayrılmak zorunda kaldı.
Konosuke; sıradan görünüşlü ama son derece zekiydi ve inanılmaz bir azmi içinde barındırıyordu.Çıkmak zorunda olduğu atölyeden sonra, babası ona yeni açılan bir bisiklet dükkanında bir iş buldu.Orada ayak işlerine bakıyordu.Eski işinden daha iyi olmasına rağmen, kazandığı para ailesine yetmiyordu.Bu kez annesi kendilerine daha yakın olacak Konosuke için yeni bir iş buldu ancak; babası Kosonuke’nin hem hademe olarak çalışmasına, hem de okul hayatına geri dönmesine karşı çıktı ve bir gün kendi işini kurabilmesi için çırak olarak pişmesi gerektiğine inanıyordu. 6 yıl çalıştığı bisiklet dükkanında satış yapmayı ve müşteri memnuniyetini sağlamayı öğrendi.
Boyundan büyük işlere girerek risk almayı seven Konosuke; bisiklet dükkanından ayrıldı ve bir elektrik şirketinde çalışmaya başladı.
John Kotler onun bisikletçi dükkanından ayrılarak risk almasını şöyle anlatır :
“Ustası ile kalmış olsaydı, kendi dükkanının sahibi olacağı ve orta sınıf hayatı yaşayacağı bir yolda ilerlemeye devam edecekti. Ama bu gelecek onu tatmin etmiyordu. Daha fazlasını başarmak ve babacan bir kişiyle ilişkisini koparmaya ve çok daha belirsiz bir yolculuğa atılmaya hazırdı.”
Bu elektrik şirketinde çalışmaya başlaması; aslında Matsushita Electrics’in ayak sesleriydi.16 yaşında olmasına rağmen; kendinden çok büyük çalışanları bile kendisi yönetmeye başladı.Firmada geleceği olmasına rağmen; burdan da ayrıldı.Ayrılmasının nedeni ise; Konosuke’nin yeni geliştirdiği bir modeli, şeflerinin beğenmemesiydi.Bu olay Konosuke’nin hedeflediği şey için ilk adımı atmasına vesile oldu.
Eşinden de aldığı destekle, evinin bir bölümünü atölyeye çevirdi ve şeflerinin beğenmediği ampul duylarını imal etmeye başladı.Ama bu duyular pek talep görmedi.Kısa bir süre sonra 5 kişilik kadro 3 kişiye düştü. İhtiyaç duydukları parayı elde etmek için elbiselerini, eşyalarını rehin verdiler. Pes etmediler, yılmadılar ve gece gündüz demeden, azimle çalıştılar.Bu arada Konosuke, yeni ürettiği bir ütü modelini satışa sundu.Bu ütü çok tutuldu ve çok iyi satışlar gerçekleştirdi.
Konosuke; 27 yaşına geldiğinde, yine acı bir olayla sarsıldı.Tek erkek çocuğunu kaybetti.Psikolojik olarak yıkılmış olmasına rağmen, işine dört elle sarılarak, kötü günleri atlatmayı başardı.Kaliteli ve ucuz mal üretmeyi benimsedi ve işlerini yavaş da olsa büyütmeyi başardı.İkinci Dünya Savaşı dönemlerinde bütün fabrikalar işçi çıkarırken, o kimseyi işten çıkarmadı ve yeni fabrikalar açtı.Bile bile zarar ederek…Çünkü Konosuke insana ve çalışana değer veren bir insandı.Aynı dönemlerde şirketini kurumsallaştırdı ve Stratejik Yönetim Dönemi’ni başlattı.
Şirketin misyonunu “Su gibi üretim yapmak” olarak tanımladı.Bunu şöyle açıklıyor :
“Bir üreticinin görevi, daha çok ve daha ucuz üreterek yoksulluğun üstesinden gelmektir. Su gibi üretim yapmalıyız. Su, herkesin satın alabileceği kadar ucuz biçimde üretilip dağıtılan bir ürün. Girişimcilerin hedeflemesi gereken şey, tüm ürünleri musluk suyu kadar bol ve ucuz yapmak olmalıdır.”
Panasonic başta olmak üzere pek çok dünya markasını yaratan Matsushita, sıfırdan başlayıp zirveye bayrağını diktiğinde takvimler 1940’lı yılları gösteriyordu.Herşey tam yolunda giderken ve şirketleri tavan yapmışken, yeniden dibe vurdu.Japonya’nın 2. Dünya Savaşı’nda yenilenler cephesinde yer almasıyla şirketi elinden alındı. Tüm mal varlığına el konuldu ve başladığı noktanın bile gerisine düştü. Yeniden yoksuldu ve üstüne milyon dolarlık borçları vardı.Ama yine yılmayacaktı…
Mal varlığını geri alabilmek için giriştiği mücadeleyi kazandı ve 1950’li yıllarda daha da güçlenmiş olarak yeniden geri döndü.
Konosuke Matsushita’nın yaşadıklarından öğrendiği başarı dersleri :
1 – Maddi konfora sahip olmak kesinlikle mutluluk garantisi değildir. Sadece manevi zenginlik gerçek mutluluğu getirebilir.
2 – İnsanlar kendi yazgılarından sorumlu özgür öznelerdir. Seçim yapma şansına sahiptirler. Bir yol bizi barış ve mutluluğa doğru götürürken, diğeri kaosa ve kendi kendimizi mahvetmeye doğru çekmektedir.
3 – Kapasitelerini sonuna kadar kararlılıkla kullanmaları halinde en yoksullar bile çok şeyi başarabilirler. Zor dönemleri sadece tehlike olarak değil, öğrenme fırsatı olarak da görün.
4 – Herkesin izleyecek bir yolu vardır. O yol genişleri daralır, yokuş olur, çıkar sonra iner. Çaresiz ve umutsuz gezinmelerin olduğu zamanlar olur. Ama cesaret dolu bir kararlılık ve inanç sayesinde, doğru yol bulunacaktır. Asıl zevkli olan da budur.
5 – Mütevazi bir kalp ve açık bir zihinle insan her deneyimden, her yaşta bir şeyler öğrenebilir.
6 – İnsanlar bazen insan doğasının çirkin ve zayıf taraflarının kölesidir. Bunula birlikte, kendiniz için yüksek hedefler belirler ve her gün onlar üzerinde düşünmeyi sürdürürseniz, adım adım daha fazla konsantre olur, kendi kendinizi daha iyi bir insan haline getirebilirsiniz.
7 – Mevcut durumu sürdürmek, çöküşün başlangıcıdır. Hayatta kalabilmek için rakipler yaratmalısın.
Maddi konfora sahip olmak kesinlikle mutluluk garantisi değildir. Sadece manevi zenginlik gerçek mutluluğu getirebilir.
İnsanlar kendi yazgılarından sorumlu özgür öznelerdir. Seçim yapma şansına sahiptirler. Bir yol bizi barış ve mutluluğa doğru götürürken, diğeri kaosa ve kendi kendimizi mahvetmeye doğru çekmektedir.
Kapasitelerini sonuna kadar kararlılıkla kullanmaları halinde en yoksullar bile çok şeyi başarabilirler. Zor dönemleri sadece tehlike olarak değil, öğrenme fırsatı olarak da görün.
Herkesin izleyecek bir yolu vardır. O yol genişleri daralır, yokuş olur, çıkar sonra iner. Çaresiz ve umutsuz gezinmelerin olduğu zamanlar olur. Ama cesaret dolu bir kararlılık ve inanç sayesinde, doğru yol bulunacaktır. Asıl zevkli olan da budur.
Mütevazi bir kalp ve açık bir zihinle insan her deneyimden, her yaşta bir şeyler öğrenebilir.
İnsanlar bazen insan doğasının çirkin ve zayıf taraflarının kölesidir. Bunula birlikte, kendiniz için yüksek hedefler belirler ve her gün onlar üzerinde düşünmeyi sürdürürseniz, adım adım daha fazla konsantre olur, kendi kendinizi daha iyi bir insan haline getirebilirsiniz.
Mevcut durumu sürdürmek, çöküşün başlangıcıdır. Hayatta kalabilmek için rakipler yaratmalısın.
İş hayatında model olmuş bu başarılarından sonra kusursuz yönetim ile ilgili adımlar atan Matsushita pek çok otoriteye göre 20. yüzyılın ortalarından itibaren gelişim gösteren Japonya’nın bu oluşumundaki en önemli isimlerden birisi. 1946 yılında PHP(Peace and Happiness through Prosperity) adlı kuruluşu kurarak Japonya’da ve dünyada pek çok şirkete üretim, pazarlama, müşteri ilişkileri gibi alanlarda rol model olmayı başarmıştır. Gözlem ve tecrübelerini paylaşan Matsushita’nın bu enstitüde tüm çalışanlarına öğütlediği Matsushita Felsefesi şu şekildedir;

1 – Topluma Katkı: Her zaman Temel Hedefi’ne uygun hareket edecek, sanayiciler olarak çalıştığımız toplumdaki sorumluluklarımızı eksiksiz olarak yerine getireceğiz.
2 – Hakkaniyet ve Dürüst Olma: Bütün iş faaliyetlerimizde ve kişisel davranışlarımızda adil ve dürüst olacağız. Ne kadar yetenekli ya da ne kadar bilgili olursak olalım, kişisel dürüstlük olmaksızın ne başkalarının saygısını kazanabilir ne de özsaygımızı artırabiliriz.
3 – İşbirliği ve Takım Ruhu: Paylaştığımız hedefleri gerçekleştirmek için yeteneklerimizi birleştireceğiz. Ne kadar becerikli olursak olalım, işbirliği ve takım ruhu olmaksızın şirket olmaktan öteye geçemeyiz.
4 – İlerleme İçin Yorulmak Bilmez Çaba Gösterme: İş faaliyetlerimiz aracılığıyla topluma katkıda bulunmak için yeteneğimizi geliştirmeye sürekli çaba göstereceğiz. Ancak böylesi aralıksız çabalarla Temel Yönetim Hedefimizi yerine getirebilir, kalıcı huzur ve refahın gerçekleşmesine yardımcı olabiliriz.
5 – Nezaket ve Alçakgönüllülük: Nazik ve alçakgönüllü olacak, sağlıklı toplumsal ilişkileri güçlendirmek ve toplumumuzda yaşam kalitesini artırmak amacıyla başkalarının haklarına ve ihtiyaçlarına her zaman saygı göstereceğiz.
6 – Uyum Sağlama: Çevremizdeki sürekli olarak değişen koşullara ayak uydurmak için düşünce ve davranışlarımızı sürekli yenileyecek, girişimlerimizin ilerleme ve başarıyla sonuçlanmasını güvence altına almak için doğayla her zaman uyumlu hareket etmeye özen göstereceğiz.
7 – Nimetlere Şükran: Elde ettiğimiz bütün yararlar için minnet duygusuyla hareket edecek, bu tutumun sınırsız bir sevinç ve canlılık kaynağı olacağından, karşılaştığımız tüm engelleri aşmamızı sağlayacağından en küçük bir kuşku duymayacağız.

94 yaşında zatürreden ölen Matsushita emekli olduktan sonra bile öğrencileri ile bilgi paylaşımına devam etmiştir. Japonya tarafından adına kurulan Matsushita Kamu Yönetimi ve Yönetim Enstitüsü şu an dünyanın en seçkin yönetici ve lider yetiştirme okullarından birisidir. İş yönetimi ile ilgili pek çok kitabı bulunan Matsushita literatüre geçen“Business is people.” sözüyle işletmelerin ana unsurunun insanlar olduklarını ve onları kazanmanın öneminden bahsetmiştir. Hayatta çok büyük acılar çekmesine rağmen bir sanayi imparatorluğu kuran, bir ülkenin kaderini değiştiren hatta insanlık tarihinde önemli katkılar bulunan ama pek çoğumuzun bilmediği bu dahi insan emin çok kişiyi etkileyecektir.
“Herkesin izleyecek bir yolu vardır,
O yol genişler, daralır, yokuş olur çıkar, sonra iner.
Çaresiz ve umutsuz gezinmelerin olduğu zamanlar olur.
Ama cesaret dolu bir kararlılık ve duyulan inanç sayesinde,
Doğru yol bulunacaktır.
Asıl zevkli olan da budur.”

Konosuke Matsushita’nın tecrübelerinden :

Yöneticileriyle sohbet etmekten ve tecrübelerini aktarmaktan büyük keyif alan Konosuke Matsushita, Osaka’daki genel merkezlerinde şirket yöneticilerine yönelik yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir:
“Hayatım boyunca deniz olmak istedim, denizlere hep özendim. Düşünsenize, ırmaklardan, dere ve çaylardan, göllerden süzülen sular hep denizlere doğru koşuyor. Deniz coştukça coşuyor, kabardıkça kabarıyor. Bir de şu dağların zirvelerine bakın. Zamanla, bitki bile yetişmeyen kayalıklara dönüşmüşler. Acınacak durumdalar. Siz de deniz olmayı hedefleyin. Dağların zirvesinde kalmayın. Çalışanların fikirleri aynı akarsulara benzer. Aşağıya doğru akarlar. Siz yukarı çıkan akarsu gördünüz mü? Eğer makamınızdan dolayı kendinizi bir şey zanneder, onlardan kopar, çalışanlarınıza tepeden bakmaya başlarsanız, size hiçbir fikir gelmez. Yukarıda kurursunuz, kendiniz kuruduğunuz gibi şirketinizi de kurutursunuz. Çalışanlarımızın fikirleri Matsushita Electric’in gelecekte de var olmasının tek garantisidir. Alçakgönüllü olun, deniz gibi her zaman aşağıda yer alın. Onların arasına girin, onları dinleyin, sizden korkmasınlar, sizi onlardan birisi olarak görsünler.”

Konosuke Matsushita’nın insana ve çalışana verdiği öneme dair kısa bir hikaye :

Konosuke Mathushita; 1975 yılında beş genel müdürü ile Osaka’da bir lokantada yemekte bir araya gelmişler. Selamlaşmalar ve hal hatır sormanın ardından herkes biftek ısmarlamış. Yemek sonunda Matsushita Müdürlerinden biri olan Ogawa’ya eğilerek bifteği pişiren aşçıbaşını bulmasını istedi.
O sırada müdür Ogawa, Matsushita’nın bifteğin yarısını yemiş olduğunu gördü. Ogawa son derece tatsız bir manzaraya kendini hazırlayarak, aşçıbaşını buldu ve masaya getirdi.
Aşçıbaşı üzgün bir ifade ile gelmişti; zira kendisini çağıran müşterinin Time dergisine kapak olmuş ve Japonya’da herkesten fazla gelir vergisi ödemesi sıradan bir haber olmuş çok önemli birisi olduğunu biliyordu.
Aşçıbaşı endişe içinde, “Bir terslik mi var efendim?” diye sordu.
Matsushita; “Bu bifteği pişirmek için hiçbir zahmetten kaçınmamışsın, fakat sadece yarısını yiyebildim.Güzel olmadığından değil, fakat görüyorsun, seksen yaşındayım ve iştahım artık eskisi gibi değil.Sizinle konuşmak istedim çünkü yarısı yenmemiş bifteğin mutfağa geri geldiğini görünce kendinizi kötü hissedebileceğinizden korktum.”
Sizce de Konosuke Matsushita; yeterince saygıyı ve bir Steve Jobs kadar, hatta daha fazla bilinmeyi haketmiyor mu?

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*